Ölümler Kış Mevsiminde Artıyor!
Ölümlerin mevsimsel olarak kış mevsiminde artış gösterdiği ilk kez 1970’li yıllarda bilim dünyasının odağına girmiştir.Yirminci yüzyılın ilk yarısı iki dünya savaşı ve “GRİP;İnfluenza” salgınları nedeniyle kitlesel, telaşlı , çaresiz ölümlerle geçmiştir.
1918 ‘de 50-100 milyon insanın öldüğü “İspanyol Gribi” pandemisi ve ardından neredeyse her on yılda bir,1957-Asya Gribi,1968-HongKong Gribi, milyonlarca, kişinin öldüğü grip salgınları olmuştur.
Bu nedenlerle mevsimsel ölüm artışlarının ancak yüzyılın ikinci yarısından sonra fark edilmesi anlaşılabilir bir durum olsa gerekir.
Kış mevsiminde mevsimsel fazladan ölümlerin yarısı, soğuk hava dalgalarından bir-iki gün sonra kalbi besleyen damarlardaki pıhtı “koroner tromboz” nedeniyle , diğer yarısı ise soğuk ataklarından 10- 12 gün sonra gerçekleşiyor ki , bu geç gelişen ölümler “solunum yolu virüsleri” ile ilişkilidir.
Soğukla karşılaşmadan hemen sonra gelişen hızlı koroner ölümlerin soğuğa maruz kalma sırasında bedendeki sıvıların değişimlerinden kaynaklanan “hemokonsantrasyon”a (kandaki yoğunlaşma) bağlı olduğu düşünlüyor.
Aşırı sıcaklarda da sıvı ve tuz kaybı nedeniyle bedendeki sıvı bölümünde yine benzer değişiklikler, pıhtı ve ölümler gerçekleşiyor.
İngiltere’de yapılmış çalışmalar ölümlerin dış ortam sıcaklığının 18 derece civarında olduğu zamanlarda en düşük seviyede olduğunu gösteriyor.
Sıcaklık bu seviyenin altına düştükçe ölüm oranı da giderek artıyor ve yılda yaklaşık 40.000 daha fazla ölüme neden oluyor.
Kanın bileşenlerini daha konsantre hale getiren soğuk havalarda kan pıhtılaşmaya daha yatkın oluyor.
Soğuk hava dalgalarından sonraki ani ölümlere damar duvarları “aterom” plakları nedeniyle zaten pürüzlü olan ileri yaştakiler daha yatkın olurken, gençlerde pek sorun oluşturmuyor.
Bir yandan da soğuk mevsimlerde solunum yolu hastalıklarının arttığı gerçeği yüzyıllardır bilinmektedir.
Bu solunum yolu hastalıkları arasında grip, henüz mevsimsel hale gelmese de COVID-19 ve RSV (respiratuvar sinsityal virüs) gibi bizi yataklara düşüren, dört-beş gün süren inatçı ateş, kırıklık ve etraf ağrıları ile seyreden, haftalarca bazen aylarca öksürten gripal infeksiyonlar var.
Bu hastalıklar ise yalnızca solunum yolu infeksiyonu değil.
Her üçü de özellikle bağışıklık sorunu olanlar ve ileri yaştakilerde zatürreye yol açabiliyor.
Ayrıca solunum yolu infeksiyonları kandaki fibrinojen gibi kanın akışkanlığını azaltan bazı salgıların düzeylerini artırırarak soğuk havalardan sonra “arteriyel tromboz” (pıhtı) nedeniyle ölümlere neden olabiliyor
Artan sayıda bilimsel çalışmaya bağlı kanıt, grip, ve COVID-19 ‘un kalp krizi ve inme ile yakın ilişkisini gösteriyor.
Yapılan çalışmalar kalp krizi geçirenlerin yaklaşık %30’unun kısa süre önce solunum yolu infeksiyonu geçirdiğini gösteriyor.
Yine çalışmalar grip geçirmenin özellikle ilk haftada kalp krizi riskini 10, inme riskini 8 kat artırdığını, grip aşısı olmanın ise tüm nedenlere bağlı mevsimsel ölümleri %78 azalttığını gösteriyor.
Dünyada en önemli ve ilk iki sıradaki ölüm nedeni kalp krizleri ve inme .
Her gün ölen 100-150 bin kişedn,beşte biri kalp, yedide biri inme nedeniyle yaşamlarını kaybediyor.
Solunum yolu virüsleri daha çok yaşlı ve kırılganlarda ama gençlerde de ve özellikle kış mevsiminde hem kalp krizi hem inme riskini artırıyor.
Kalp kası iltihabı olan “miyokardit” ve “pıhtı” sözcüklerini bağlamından koparıp COVID-19 aşılarıyla ilişkilendirenlere gelince, mRNA aşılarının özellikle genç erkeklerde miyokardit yapabileceğini düşündüren sinyaller alınmış, aşı dozları ve önerilerinde bazı düzenlemeler yapılmıştı.
Ama 13 milyar doz ve yaklaşık 3 yıl sonra toparlanan verilerin yeniden gözden geçirilmesi analizi, miyokardit ile aşı ilişkisinin de olmadığını gösterdi.
Salgından önceki 2017 yılındaki miyokardit sıklığı 23.2/100.000 olarak kayıtlanırken aşı sonrası gözlemsel çalışmalara göre kayıtlanan sıklık 0.2-14.7/100.000 ama COVID-19 miyokardit riskini 15.7 kat artırırken COVID-19 aşısı olmak bu riski yarı yarıya azaltıyor.
“Solunumsal kış ölümleri” konusundaki veriler ilgili bakanlık tarafından paylaşılmasa da , TTB-Pandemi Çalışma Grubu’ndaki veri analisti Güçlü Yaman’ın belediyeler aracılığıyla topladığı veride yaptığı analizlere göre , İstanbul’da ölümler salgın öncesi ortalamanın %13 üzerinde seyrediyor. 1 Ekim-14 Aralık 2023 arası yaşanan toplam fazladan ölüm sayısı 1788’e ulaşmış durumda.
Özellikle açık havada soğuğa maruz kalmanın yüksek kış ölümlerinin ana nedeni olduğuna dair göstergeler var.
Solunumsal kış ölümlerinin bizi önüne katmaması için solunum yolu infeksiyonlarından korunmada ortam havalandırması, el yıkama, maske kullanımı ve aşıların önemini anımsatalım.