Çekindikleri için sormazlar!!!!
En yakınların, sana bir doktora sorulabilecek her şeyi sorar, inanır, güvenir ama tam olarak sana hangi hastaları yönlendireceklerini, hangi işleri yaptığını, bu tıp aleminde senin “dal:branş” ın olmasaydı ne olurdu bilemez ve bilemediği gibi de soramaz..
İyisi mi siz sormadan ben anlatayım..
Mikropların efendisi
En yalın anlatımıyla aslında bu evrende, ikamet halinde bulunduğumuz gezegenemizde, en büyük hacmi kaplayan, bizden çok daha uzun süredir var olan, hatta bedenimizde taşıdığımız ve hücre ve genlerimizden çok daha fazla sayıda hücre ve genleri olan mikroplar aleminin “zararlı ” (hastalandırıcı: patojen) olanlarının ilmini yapar.
İyi karakterde yani “yararlı; dost” olanların ise korunması ve sağlam kalmasını sağlamaya çalışır ki “mikrobiyota “ dediğimiz bu mikroorganizmaların, bağışıklık sistemimizin sağlıklı olmasında ve bizi “zararlı: hastalandırıcı” mikroplardan korumadaki önemi bilinmektedir.
Mikropların neden olduğu hastalıklar; çoğunlukla ateş, ağrı, halsizlik, burun tıkanıklığı, öksürük, balgam, iştahsızlık, ishal ve çeşitli bölglerde akıntı gibi genel bulgular ile seyreder. Enfeksiyoncu; bu bulgular ile gelen hastaları, grip, soğuk algınlığı, orta kulak iltihabı, sinüzit, zatürre, cinsel yol ile bulaşan hastalıklar, enfekte yaralar gibi günlük hayatımızda sık karşılacağımız enfeksiyonları tanır ve yönetir. (Daha detaylı bilgi için sitemizi ziyaret edebilirsiniz)
Hastanelerde, ameliyat ve kemoterapi ilaçları gibi uygulamalar ile ciddi şekilde bağışıklık sistemi baskılanan, savunma mekanizması bozulan hastalarda, ciddi enfeksiyonlar gelişmesin diye bireysel önlemler alır, hastane ve ameliyathane temizliğini sağlayıcı stratejileri belirler .
Tanımlamasında; virüs, bakteri, parazit olan tüm mikrobik sebeplerden gelişen hastalıklar, en çok korkutan ve bu yüzden de dillere düşen; AIDS, HPV gibi hastalıklar dahil enfeksiyoncunun işidir .Daha da önemlisi, 20. yüzyıldan sonra insan ortalama ömrünün 30-40 yıl uzamasını sağlayan, antibiyotikleri kullanır, aşılama gibi bağışıklama stratejilerini belirler ve yönetir.
Bağışıklık sistemi yetmezliği hatta bazen normal kişide ve toplumda gelişmiş olmasına rağmen antibiyotiklerin çoğuna dirençli olan idrar yolu, prostat, kemik-eklem, akciğer ve karın içi enfeksiyonların tedavisi enfeksiyoncunun işi…
Sağ kalımın ipuçları mikroplarda
Mikroplar ile ilişkili keşifler artarak sürüyor. Asitte, sıcakta, soğukta, insanoğlunun bulduğu; dezenfektan ve antibiyotiklere rağmen hiç pes etmeden (yok olmadan ) varlıklarını sürdürüyorlar.
Daha önemlisi, bizimle yaşayan ve parmak izimiz gibi bize özgü olan “mikrobiyota” , büyük ihtimal , bizden çok konuşuyor ve bizi yönetiyor.
Bu mikropların son yıllarda en büyük marifeti ise, 20. yüzyılın mucize ilaçları olan antibiyotiklerin çoğuna, bazen de tümüne direnç geliştirmiş olmaları.
2050 yılında, direnç yüzünden, enfeksiyondan ölümlerin, kanserden ölümlerden çok olacağını biliyoruz . Artık alabileceğimiz çok fazla yol kalmadığını da düşünüyoruz.
En önemli gücümüz esneklik ve dengemiz
Enfeksiyonların gelişimini bir terazi gibi düşünürsek; bir kefesinde mikroorganizmalar bir kefesinde bağışıklığımız… Bağışıklığımızın, işlevsel olabilmesi de aslında “mikrobiyota “dengesi ile yakın ilişkili.
Gereksiz antibiyotik kullanmamak, antibiyotik kullanırken “mikrobiyota “ dengesini gözetmek bu esneklik ve dengenin korunmasında çok önemli.
Yani antibiyotikleri doğru-düzgün kullanmak yada hiç kullanmamak enfeksiyoncunun işi.
Her şeyin doktorları!!!!
Tabii, geçen yüzyıllardaki ünlü enfeksiyonları; veba, cüzzam, frengi, sıtma… anımsadığınızda, içinde bulunduğumuz ekolojik yapıdaki önemimiz anlaşılmıştır sanırım…
Mikroplar her yerde; iyisi ile el sıkışıp, kötüsünü savuşturmak lazım..
Sadece hastalanan kişiyi tedavi etmekle bitmiyor iş, yakınlarını, toplumu, ortamı korumak, dengede tutmak ve salgınların önüne geçmek…
Vee topu topu1300-1400 kişi kadarız kendi coğrafyamızda!
İşimiz de gücümüz de çok ….