Bağışıklık sistemimiz, vücudumuza saldıran tüm “yabancı” lardan bizi korumak için programlanmış bir “bilgisayar sistemi” gibi çalışan “savunma ordumuz” dur. Bilinen en akıllı ve karmaşık sitemdir.
Vücudumuza saldıran “yabancılar” ın başında infeksiyonlara yol açan mikroplar bulunmaktadır. Aslında insan vücudu, mikroplar için ideal bir ortam oluşturmaktadır. Bağışıklık sisteminin etkin ve zamanında çalışması yaşam kalitemizi etkileyen ve halen dünyadaki en sık ölüm nedeni olan infeksiyonlardan korunma da çok önemlidir.
O halde bağışıklık sistemimizi güçlü kılan ve bizi tüm infeksiyonlardan koruyon bir reçete ya da formül var mıdır?
İstenilen ve hedeflenen bağışıklık sistemimizin fazlaca güçlü kılınması değildir. Çünki bağışıklık sisteminin fazlaca uyarılması ve çalışması da, kişinin kendi hücreleri ya da dokuları ile ihtilafı anlamını taşımakta ve günümüzde artan allerji ve eklem iltihaplarının nedeni olmaktadır.Arzulanan, yeterli ve zamanında çalışmasıdır.
Bilimin ulaştığı verilere göre bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen faktörler; sürekli ya da yoğun stres, hava kirliliği, kimyasal atıklara maruz kalmak, sigara, uykusuzluk ve fazla alkol alımıdır. Diğer yandan 40 yaşından başlayıp, 65 yaş üzerinde son şeklini alan yaşlılık, bağışıklık sisteminin de yaşlandığı, infeksiyonlar ve kanser riskinin arttığı bir süreçtir.
O halde, stressiz yaşam, düzenli uyku ve beslenme, düzenli hafif-orta düzeyde egzersiz , temiz çevre, kirlenmemiş su-gıda tüketimi ,bağışıklık sisteminin düzenli ve etkin çalışmasında önemlidir.
İyi beslenme ve demir,çinko,bakır, selenyum, vitamin A,B6,C ve E gibi vitamin ve mineraller bağışıklık sisteminin yapı taşlarıdır. Ancak bu vitamin ve mineralleri almanın en iyi yolu dengeli beslenmedir. Son yıllarda tüm Dünya’da , vitamin, bitkisel ürünler ve minerallerin, ilaç halinde kullanımına yaygın bir eğilim bulunmaktadır. Ancak, bunların ilaç halinde destek olarak kullanılmasının bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerini kanıtlayan bilimsel veri yoktur. C vitaminin olumlu etkisi olabileceğini bildiren çalışmalar olmakla birlikte, uzun süreli ve 3 gramdan fazla, yüksek doz kullanımı, ishal,mide rahatsızlıkları gibi olumsuz yan etkilere neden olabilmektedir.
Yaşlılar, ciddi beslenme sorunları olanlar, sigara ve fazla alkol alanlar , gebelik ve emzirme dönemleri, ya beslenme yetersizliği ya da artan beslenme gereksinimi nedeniyle Vitamin E, çinko ve selenyum gibi vitamin ve mineral desteklerinin yararlı olabileceği özel durumlardır.
Bitkisel ürünlerin doğal olması onların zararsız oldukları anlamına gelmemektedir.
2 aydan uzun süreli ve fazla miktarda kullanımları sonucunda ,ağır alerji, kullanılan diğer ilaçlarla birlikte böbrek, karaciğer hasarları , merkezi sinir sistemine olumsuz etkiler gibi pek çok zarara yol açabilmektedirler . Özellikle; ameliyat öncesi dönemlerde sarımsağın fazla tüketilmesi bile kanamayı artırmaktadır. Ayrıca çevresel ve üretimsel süreçlerle ilişkili çok zararlı maddelerle bulaşmış olabilmektedirler.
Bilim ve Tıp bitkilerin yararlarını reddedemeyecek kadar bitkilerden yaralanmakta ve ilaç yapımında kullanmaktadır. Ancak ilaçların piyasaya verilmesinden önceki en önemli aşamalardan biri zararsızlıklarının kanıtlanmasıdır.Bitkisel ürünler ise ilaçların geçirildikleri analitik çalışmalardan geçmeden piyasaya sunulmaktadır.Bilimsel verilerle desteklenmemiş bu tarz destekleri kullanmanın çok zararlı olabileceği unutulmamalıdır.
Beslenmeye destek olarak evlerde uygulanan tavuk suyuna çorbadan fazla sarımsak ya da baharat, bitki çayları tüketimine ,ev tipi reçetelerin ise en azından fazladan zararları olmadığı bilinmektedir. Ancak bağışıklık sistemini güçlendirdikleri ya da hastalık bulgularını azalttıkları da kanıtlanmamıştır.
Hafif ve orta düzeyde egzersizlerin genel direnci olumlu etkilediği bilinmekle birlikte, özellikle aç karnına ve, 90dk .yı geçen uzun süreli ve nefessiz bırakan , yoğun egzersizler tam tersine bağışıklık sistemini olumsuz etkilemektedir. Özellikle eklem ve kas ağrıları varken ve ateş, 380 C ‘den yüksek iken egzersiz yapmak hastalık bulgularını çok ciddileştirebilir.
Hastalıkların arttığı kış aylarında İyi Yaşam Alışkanlıkları olarak bilinen İyi hijyen ( el yıkama, temiz gıda ve su), aşılanma, hasta kişilerden olabildiğince uzak durma , iyi uyku, yeterli sıvı alımı gibi genel direncimizi yüksek tutacak kuralların uygulanması, özellikle önemlidir.
Antibiyotiklerin sık ve gereksiz kullanılması da hem bağışıklık sisteminin en önemli yardımcısı olan vücuda yararlı ,iyi bakterileri yok ederek, hem de mikroplarda sistemden korunmayı sağlayan değişimlere neden olarak olumsuz etki göstermektedir.
Özetle, genel olarak iyi yaşam alışkanlıkları ve kötü alışkanlıklardan uzak durmak, savunma sistemimizin sağlıklı ve etkin çalışabilmesi için halen bilinen tek etkili yaklaşımdır. Vitamin, mineral ve bitkisel ürünler gibi desteklerin özellikle başka ilaçlarla,ameliyat öncesi dönemlerde ve fazla miktarlarda, uzun süreler kullanılmamaları ölümcül zararların önlenimi için çok önemlidir.