EN

“DENIZ, İNSANOĞLUNA DOĞADAN YITIRDIKLERINI ANIMSATIYOR”

“Doğduğumdan beri doktorluk yapıyormuşum gibi hissettirecek
kadar uzun süredir doktorum” diyen Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim
Görevlisi Dr. Esin Şenol, TED Koleji’nde okuduğu yıllarda
herkesin gazeteci ya da yazar olmasını beklerken, doktor olarak
etrafındaki herkesi şaşırtmayı başarmış.
“Her daim Ankaralıyım” diyen Esin Şenol diğer bir şaşırtıcı
özelliği ise hiç denizi olmayan Ankara’ya rağmen büyük bir deniz
sever ve yelken tutkunu olması. Bu sevginin temelinde ise doktor

olarak yarattığı şaşkınlıktan en çok kendisinin etkilenmesi geliyor.
Şenol, bunu atlatmanın bir yolunu da deniz ve yelkende bulmuş.
Denize dair en eski hafızasının koku ile başladığını ifade eden
Şenol, bunu “Deniz kokusu daha denizi düşünmeye başladığım
an, belleğimin uzak köşelerinden, zamansız bir boyuttan sızarak
burnumu sızlatmaya başlardı” diye anlatıyor.
Tek düşüncesi her güne deniz kokusu ile başlamak olduğunu
ifade eden Dr. Esin Şenol, denize olan tutkusunu ve denizlerin
mesleğine olan sızıntılarını dergimiz Deniz Temiz’e değerlendirdi.

Yoğun çalışma dönemlerim olan kış bahara dönerken, denize ayağımı sokana kadar nefesimi tutar ve o günü beklerim. Eğer o yaz sezonu bir ya da iki kez, deniz  üzerinde uyuyup, uyanabildiğim günler yaşayabilirsem, akademik ve hasta temelli uygulamalarım için bir sezon yetecek enerji ile çalışmalarıma dönmüş olurum.

Denize olan merakınız nasıl başladı?
Deniz sizin için ne ifade ediyor?

“Deniz yolculukları ufuk açar” sözündeki
manaya yoğun gereksinim duyduğumu
düşünürüm hep. Bizler çocukken, o zamanlar
tam bir bürokrat şehri olan Ankara’nın
sakinlerinin yazlıklara yoğun ilgisi vardı. Yaz
başı okullar kapandığında, bir önceki yıl,
ardımızda bırakırken buruk hissettiğimiz
arkadaşlarımızla ve uçarı tembelliğimizle
yeniden buluştuğumuz yazlığımıza giderken,
burnum deniz kokusu ile dolmaya başlardı.
Biliyorsunuz, “koku”, bilimin odağındaki çok
ilginç ve karmaşık bir duyu. Deniz kokusu
daha denizi düşünmeye başladığım an,
belleğimin uzak köşelerinden, zamansız bir
boyuttan sızarak burnumu sızlatmaya başlardı.
Sonraları, çok yoğun çalışma zamanlarımda
ve kalabalık bir şehrin ıssızlığında, tüm özlemlerim bu kokuyla özdeşleşti. Yalnızca koklamak ve yüzmek ile yetinemeyecek kadar derin bir tutku olduğunu fark ettiğimde de yelkene başladım.

Şunu söyleyebilirim, tek düşüm ve isteğim, her
gün deniz kokusu ile uyanacağım bir yerde, tadını
çıkarabilecek şekilde yaşamak.

Bir deniz sever olarak, denize uzak bir
yerde yaşamak zor yani…

Bir yandan çok zor oluyor, bir yandan da bir
karar ötemdeki en büyük tutkumun bu olduğunu
bilmenin ferahlığını hissediyorum. İstersem her
gün birlikte olabiliriz ama uzaktan böyle özlemek
de orada benimle buluşmayı beklediğini bilmek
de keyifli. Çünkü ölümün de bir saniyeden
daha yakın olduğunu yakından bilen bir hekim
olarak şundan eminim; ölürken ve ölümde
pişmanlık yoktur. Tutkular da pişmanlıklar
da yaşama attığımız halatlarımız. Büyük
düşünür Nietzche’nin dediği gibi; “Tutkularını
küçümseme, erdemlerin onlardan, sevinçlerin
de erdemlerinden doğar.” Bu tutku bana sevinç,
hüzün, pişmanlık, özlemek vb. pek çok duyguyu yaşatıyor ya bu kara parçasında; denizden uzak ölmüş olsam da ne gam.

Peki, Ankara’dan Türkiye’nin hangi kıyılarına yelken açıyorsunuz? Yurt dışına çıkıyor musunuz?

Genel olarak, Marmaris ve Bozburun’u tercih ediyoruz. Daha önce tercih rotalarımızdan biri olan Göcek’i artık ajandamızdan çıkardık. Çünkü maalesef, çok kirlendi. Yunan adalarına yelken açtığımız da oluyor ama Bozburun ya da Bodrum çıkışlı bir yelken turunu pek bir şeye değişmem.

Genelde yurt dışındaki kıyıları gezenler, dolaşanlar bir kıyaslama yapma gereği duyuyorlar. Sizde böyle bir şey var mı?

Kıyaslama yapacak kadar farklı yurt dışı kıyı deneyimlerim yok ama kısıtlı deneyimimden bizde eksik olanları söyleyebilirim: Denize saygı, sessizlik ve dinginlik, kurallar ve kurallara uyum.
Yine, kıyılarda yemek, içmek ile ilişkili hizmet veren tesislerdeki temizlik ve deniz ruhuna uygun düzenlenmiş menüler, bizim kıyıların en büyük eksikliği.

İklim değişikliği ve denizlerin ısınması gibi etkiler nedeniyle; okyanuslardaki verimlilik azaldı. Dolayısıyla sular ve oradan sağlanan yiyecekler ile ilişkili dinamikler değişiyor. Denizlerde habitatı oluşturan tür çeşitliliği hem azalıyor hem farklı yöne kayıyor ve denizlerdeki canlıları hastalandıran patojen dediğimiz mikroplar da farklılaşıyor.

Denizin mesleğinize olan katkılarını nasıl
değerlendirirsiniz? Hobiniz olan bu dünya,
çalışmalarınıza katkı sunuyor mu?

Benim mesleğim hem çok teknik hem bir yandan çok ruhani. Bir
iyileştirici olarak, iyileşmek sürecini sizinle geçirmek için başvurmuş
kişi/kişiler ile anlaşmak durumundasınız.
Zihniniz berrak, ufkunuz ve kalbiniz açık
olmalı. Ayrıca, insanın olağan yaşamında
unutmak istediği ne varsa -hastalık, ölüm
ve dert- hekimseniz, sürekli üzerinize yağar.
Kendi dinginliğinizi yitirirseniz; ya bireysel
yorumlarınızdan ayrı düşüp çok mekanik ve
teknik kalır ya da kendiniz hastalanırsınız.
Yoğun çalışma dönemlerim olan kış bahara
dönerken, denize ayağımı sokana kadar
nefesimi tutar ve o günü beklerim. Eğer o yaz
sezonu bir ya da iki kez, deniz üzerinde uyuyup,
uyanabildiğim günler yaşayabilirsem, akademik
ve hasta temelli uygulamalarım için bir sezon
yetecek enerji ile çalışmalarıma dönmüş olurum.

Denizlerin insan psikolojisi ve sağlığı üzerinde olumlu ve iyileştirici etkileri olduğunu biliyoruz. Siz bu konuda neler söylersiniz? Denize özel gerçekleştirdiğiniz sağlık araştırmaları var mı?

Hepimizin bildiği nedenlerden, özellikle bu yüzyıl, insanoğlu ıssız ve kimsesiz kaldı. Bir evrende değil de yalnızca bir şehir ya da kasabada doğmuş ve var olmuşçasına, “hiçbir yer”in ortasındayız. Adeta, kendimizi ve bize ait zamanı bir makinenin dişlileri arasında öğütüyoruz. Yoğun bir stres ve telaş halindeyiz. Deniz, doğadan bu denli kopmuş olan insanoğluna, aslında yitirdiklerini anımsatıyor veonları geri vermeye nasıl da hazır olduğunu fısıldıyor.  Benim yaptığım bir çalışma olmamakla birlikte, iyi dergilerde, iyi yöntemlerle yapılmış bilimsel ve nicel çalışmalar var. Aşağıda kaynağını da belirttiğim çalışmada, ciddi bir analiz yöntemi kullanılarak deniz kenarında yaşamak ya da bulunmanın, zihin sağlığına ve ölçülebilir iyilik haline katkıları analiz edilmiş ve potansiyel olarak
olumlu sonuçları gösterilmiş.

(Outdoor blue spaces, human health and wellbeing: A systematic review of quantitative studies, MireiaGasconabc, WilmaZijlemaabc Cristina Vertabc Mathew P. WhitedMark, J.Nieuwenhuijsenabc 220; 8, 2017, 1207-1221https://doi.org/10.1016/j. ijheh.2017.08.00 )
Son yıllarda, artan sayıda benzer çalışmanın yapılması, denizler ya da benzeri mavi alanların ilgi alanımıza daha çok girdiğini gösteriyor.

Son yıllarda hem denizlerde artan kirlilik hem de iklimlerde meydana gelen değişiklikler, denizler ve deniz canlıları üzerinde birtakım olumsuz durumlara sebebiyet veriyor. Bunun insana yansımasına tanıklık ettiğiniz oluyor mu?

İklim değişiminin, biyolojik çeşitliliğin merkezindeki denizler üzerindeki büyük etkilerini görüyoruz. Denizlerdeki ısınmanın, denizlerdeki ekosistemdeki biyolojik çeşitliliğe önemli etkileri olduğunu biliyoruz. Bu etkiler nedeniyle; okyanuslardaki verimlilik azaldı. Dolayısıyla sular ve oradan sağlanan yiyecekler ile ilişkili dinamikler değişiyor. Denizlerde habitatı oluşturan tür çeşitliliği hem azalıyor hem farklı yöne kayıyor ve denizlerdeki canlıları hastalandıran patojen dediğimiz mikroplar da farklılaşıyor. Bu sebeple, başta denizlerden beslenen gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, hastalıklarda artma ve çeşitlenmenin kaçınılmaz olacağını ve kabaca özetlemeye çalıştığım bu değişimlerin tüm biyolojik çeşitliliğe, atmosfere ve dolayısıyla insandaki hastalıklara da etki edeceğini biliyoruz ya da öngörüyoruz demek daha doğru olacaktır. Denizlerdeki ısınma ile paralel yer altı kaynak sularındaki azalma ise, kolera gibi su kaynaklı, sıtma, kanamalı ateşler gibi vektör kaynaklı hastalıkların artmasına, bulundukları coğrafyayı genişletmesine yol açacaktır. Sonuç olarak, böyle süregiderse, pek çok egzotik mikrop ve hastalık
ile tanışacağız demektir.

TURMEPA sayesinde özellikle, gelecek kuşakları bilinçlendiren çevre ve denizler ile ilişkili eğitim projelerinden dolayı, insanlık eliyle başlayan bu ekolojik değişim süreciyle ilişkili umudumu yitirmediğimi belirteyim.

Doktorluk, sizin tabirinizle bir “yaşatma” içgüdüsü üzerinden temellenen bir meslek. Bu yaşatma güdüsü doğada nasıl şekilleniyor? Denizlerin yaşamı için dahil olduğunuz çalışmalar var mı örneğin ya da neler yapıyorsunuz?

Çok yakın bir arkadaşım başkanlığında, 2012 yılında Gökova Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi adıyla temel amacı yerel değerler, tatlarımız, doğal  güzelliklerimiz ve kültürel motiflerimize sürdürülebilir projeler, markalaşma ve tanıtım faaliyetleri ile birlikte sahip çıkmak olarak tanımladığımız bir kooperatif kurduk. Şu anda bu kooperatifin, Avrupa Birliği’nin “Sivil Düşün” programı çerçevesinde “Yarın Çok Geç Olabilir” başlıklı iklim değişikliği projesi yürütülüyor. Ben de bu projeye, “iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri” alt başlığında bilimsel danışmanlık veriyorum.

TURMEPA’nın gerçekleştirdiği çalışmaları takip edebiliyor musunuz? Neler söylersiniz?

Elbette ediyorum. Başta çevreye duyarlı tüm ürünlerini alarak, evimde o ürünleri kullandığımı söyleyeyim. TURMEPA sayesinde özellikle, gelecek kuşakları bilinçlendiren çevre ve denizler ile ilişkili eğitim projelerinden dolayı, insanlık eliyle başlayan bu ekolojik değişim süreciyle ilişkili umudumu yitirmediğimi de belirteyim.

Son olarak denizlere, deniz sağlığına ve dolayısıyla insan sağlığına yönelik neler söylemek istersiniz?

Konu özellikle çevre, sular ve sağlık olunca enfeksiyonlar ile çok yakın ilişkili oluyor. Enfeksiyonlar dediğimizde ise sloganımız, “Tek Dünya Tek Sağlık”. Dünyanın ve yerkürenin neresinde bir değişim olursa olsun, hepimizin sağlığını çok yakından ilgilendiriyor. Hele ki konu, yerkürenin yüzde 71’ini kaplayan, oksijenimizin yüzde 50’den fazlasını sağlayan denizler ise… “Yarın Çok Geç Olmadan” diye de bitireyim sözlerimi.

en_USEnglish
tr_TRTurkish en_USEnglish